Aramızdaki farklılıklar sadece başımızdan geçen olayların farklı olmasından değil, aynı zamanda olanlara nasıl tepki verdiğimizden de kaynaklanmaktadır. Kendinizi hayattaki bütün şanssızlıkların denk geldiği biri olarak mı görüyorsunuz? Yoksa zorlukları kabullenip, mücadele etmeye hazır mısınız?
Dayanıklı olmak, karşılaştığımız güçlüklerle başa çıkmak ve refaha ulaşmak için bu zorlukları kullanma yeteneğidir. Dayanıklı olmak, mücadele etmemeniz, hata yapmamanız veya yardım istememeniz anlamına gelmez. Dayanıklı insanlar durum nahoş veya yorucu olsa bile uğraşmaya devam ederler. Aksilik ve talihsizliklerinden ders alırlar. Hem başkalarına güvenir hem de güven aşılarlar.
Kriz zamanlarında bile insanın kendisini geliştirmesi, psikolojik olarak güçlenmesi mümkündür. Bu değişiklikler hayattan aldığınız tatmini, daha becerikli olma hissini ve çevrenizdekilerle daha güçlü ilişkilere sahip olmanızı beraberinde getirebilir.
Karşılaştığınız zorluklar günlük aksilikler ya da daha uzun süreli krizler olabilir. Ne olursa olsun zihinsel anlamda esnek olmak yani değişikliğe açık olmak, kendiniz ve hayatınız üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmanıza ve olumlu değişimi başlatmanıza yardımcı olacaktır.
İşte bunu nasıl yapabileceğinizin yolları:
İlk olarak olaylara bakış açınızı değiştirerek, düşüncelerinizin çerçevesini değiştirin
Dayanıklı insanlar, gerçekleşen olumsuzlukları kabul ederken durumlarını daha olumlu bir şekilde açıklamanın bir yolunu bulurlar. Bir yıl sonra şu an koronavirüs kapmış insanlar ile röportaj yapan bir haber izlediğinizi hayal edin. Birisi: “Asla hayatım eskisi gibi olmayacak” derken, başka biri “Bu benim başıma gelen en kötü şey, ama doktorların ve çevremin desteğiyle bu hastalığı yeneceğim” diyebilir.
Karşılaştığımız olumsuzlukları nasıl yorumlayacağımıza karar verme yeteneğine sahibiz. İleride elde edeceğimiz iyi sonuçları düşünmeye çalışırken, yaşama daha pozitif bir bakış açısı geliştiririz. Bizi sıkıntıya sokan zorluklar bize bilgelik verebilir.
İçerisinde bulunduğunuz durumda gördüğünüz her şey olumsuz olduğunda, kendinize “Bu yaşananlardan dolayı neler iyiye gidebilir ya da ileride olumlu neler yaşayabilirim?” diye sorarak bakış açınızı genişletin. İlk başta cevap bulmak zor olsa da kendinizi biraz zorladığınızda hem gerçekçi hem de olumlu ihtimallerin bulunduğunu görerek daha iyi hissetmeye başlayacaksınız.
Nelerin üzerinde kontrolünüz olduğunu belirleyin
İyimser insanlar, zihinsel olarak en esneklerimiz arasındadır ve dikkatlerini tek bir olumsuz ihtimale vermek yerine, durumlarını nasıl daha iyi hale getirebileceklerine odaklanarak bunu başarırlar. Zor bir durum ya da bir kriz ile karşı karşıya kaldıklarında, kötümser düşünenlerin olumlu sonuçlar alabilecekleri fırsatlara karşı kör olmaları daha olasıdır. Kısacası olumsuz düşünceler olumlu ihtimalleri ortadan kaldırır.
İyimserler, kontrol edebilecekleri şeyler hakkında daha doğru bir görüşe sahiptirler. Yani şu an koronavirüs salgınına bakan iyimserler, sosyal teması azaltmak, mümkün olduğunca evde kalmak ve kişisel hijyene özen göstermek gibi yapabilecekleri şeylere odaklanırlar. Bu da olumlu sonuçlar alma ihtimallerini artırır. Kötümserler ise sokağa çıkma yasağı ilan edilmemesine kızarak kontrol edemeyecekleri bir durumla uğraşıp morallerini bozarlar. Bu moral bozukluğu ve stres ise hem psikolojik dayanıklılarını etkiler hem de yaşadıkları gerginlik sebebiyle fiziksel olarak da daha zayıf hale gelerek virüsten daha fazla etkilenme olasılığını artırırlar. Yani sıkıntı içinde sıkışıp kaldığınızı hissettiğinizde, kontrol edebileceğiniz bir şey bulun ve uygulamaya geçin.
Mücadele etmeniz gerektiğini kabul edin
Zorluklar karşısında çoğumuz durumu yok saymayı ya da bir şey yapmamayı tercih ederiz. Ancak başta kolay gözüken bu yollar zaman geçtikçe işleri daha da karmaşıklaştırıp, daha fazla mücadele etmeyi gerektirebilir. O yüzden yapmanız gerekenleri düşünüp, harekete geçmek önemli. Şu an virüsten korunmak, sevdiklerimizi kollamak ve maddi güçlüklerle baş etmek için mücadele etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bu konularda düşünmeyi ve neler yapacağınızı belirleyip uygulamaya geçmeyi ihmal etmeyin. Unutmayın her zorluk bizi güçlendirir. Beyninizi bir kas gibi düşünebilirsiniz, ne kadar kullanırsanız o kadar güçlü ve psikolojik açıdan dayanıklı hale gelirsiniz.
Çevrenizden destek almayı ihmal etmeyin
Kişisel iradenizi kuvvetli görüyor ve kendinizi güçlü hissediyor olabilirsiniz. Bu oldukça önemli olsa da gerçek dayanıklılığı sağlayan şey bir topluluğa ait olma hissidir. Biz bir aradayız, zor zamanlarda birbirimizi kollarız diyebilmek paha biçilmez bir şeydir. Henüz kendinizi iyi ve güçlü hissediyorken çevrenizdekilerle ilişkilerinizi ve bağınızı kuvvetli tutmanız, bir sıkıntı yaşadığınızda güvenebileceğiniz ve içtenlikle size yardıma koşacak insanlara sahip olduğunuz anlamına gelir.
Son söz
Herkesin psikolojik dayanıklılığı farklı seviyelerdedir, fakat bu geliştirilebilecek bir beceridir. Büyük zorluklarla karşılaşmadan önce dayanıklılığınızı geliştirmek için çaba gösterin ve zorluklar karşısında bunu bir avantaj kullanın. Ancak zorlandığınız durumda profesyonel yardım almayı ihmal etmeyin. Bir klinik psikolog dayanıklılığınızı artırmanıza, zihinsel esnekliği sağlamanıza ve sıkıntılarınızı sağlıklı bir şekilde yönetmenize yardımcı olabilir.
Psikolojik dayanıklılığınızı artırmak için benden destek almak isterseniz, buraya tıklayabilirsiniz…