Psikademi

Neden Kötü Kararlar Veririz?

Bir günde ortalama kaç karar veriyorsunuz? Onlarca belki yüzlerce değil mi? Psikologlar bu sayının aslında binlerce olduğunu düşünüyor. Bu kararların bazıları hayatımızı derinden etkiler (üniversite tercihi, evlenmek ya da çocuk sahibi olmak gibi), bazıları ise nispeten önemsizdir (öğle yemeğinde hamburger ya da pizza arasında seçim yapmak gibi).

Bu seçimlerden bazıları gerçekten iyi sonuçlar verir, mesela iyi bir kariyere sahip olmanızı sağlayan bir meslek seçmek gibi. Bazılarının ise o kadar da iyi sonuçları olmaz: öğlen yemek için seçtiğiniz hamburgerin midenizi bozması gibi.

Bazen geri dönüp yaptığınız kötü seçimleri düşündüğünüzde, neden bu kadar kötü kararlar aldığınızı merak ediyor olabilirsiniz. Neden yanlış biriyle evlendiniz? Daha büyük bir araca ihtiyacınız olduğu halde neden bu aşırı küçük arabayı satın aldınız? Geçen sonbaharda bu kotu aldığınızda ne düşünüyordunuz?

Muhtemelen kötü kararlar vermeye devam edeceksiniz ancak mantıksız seçimlerin ardındaki zihinsel süreci daha iyi bir şekilde anlayabilirsiniz.

Kötü seçimlere katkıda bulunan bir dizi faktör vardır ve bu süreçlerin nasıl çalıştığını ve düşüncelerinizi nasıl etkilediğini bilmek gelecekte daha iyi kararlar vermenize yardımcı olabilir.

Bu faktörlerden birincisi zihnimizin kullandığı kısayollardır. 

Her vereceğimiz karar için olası her senaryoyu düşünmek zorunda olsaydık, muhtemelen bir gün içinde pek fazla bir şey yapamazdık. Hızlı kararlar almak için beynimiz bir dizi bilişsel kısayola güvenir. Bu zihinsel kısayollar, oldukça hızlı ve çoğunlukla oldukça doğru kararlar vermemizi sağlar, ancak aynı zamanda bulanık düşünmeye ve kötü kararlar almaya da yol açabilir.

Buna bir örnek, referans noktası olarak bilinen sinsi küçük bir zihinsel kısayoldur. Pek çok farklı durumda, insanlar karar vermek için bir referans noktası alırlar ve bunu daha sonra bir tahminde bulunmak için kullanırlar. Örneğin, bir ev satın alacaksanız ve düşündüğünüz semtteki evlerin genellikle ortalama 350 bin TL fiyatla satıldığını biliyorsanız, muhtemelen bu rakamı beğendiğiniz ev için pazarlık ederken bir temel olarak kullanacaksınız. 

Şimdiye kadar bir sorun yok diyebilirsiniz ancak beynimiz bu referans noktasını hatalı olarak da kullanabiliyor.

Yapılan klasik bir deneyde, katılımcılardan üzerinde 0 ile 100 arasında sayılar bulunan bir şans çarkını döndürmeleri istenmiştir. Daha sonra aynı kişilerden Afrika’da kaç ülkenin Birleşmiş Milletler’e üye olduğunu tahmin etmeleri istenmiştir. Şans çarkında yüksek bir sayı gelenler Birleşmiş Milletler’de daha çok Afrika ülkesi olduğunu söylerken, daha düşük bir sayı gelenler çok daha düşük bir sayı söylemiştir.

Peki bu ve benzeri kısayolların kararlarınız üzerindeki potansiyel olumsuz etkisini en aza indirmek için ne yapabilirsiniz?

Uzmanlar, zihninizin kullandığı bu yöntemlerin kararlarınızı nasıl etkilediğinin farkında olmanın, kötü kararlar vermekten kaçınmanıza yardımcı olabileceğini öne sürüyor.

Mesela referans sapması durumunda, bir dizi olası tahmin, fiyat, öneri ya da seçenek bulmak yardımcı olabilir. Dolayısıyla, yeni bir araba satın alıyorsanız, belirli bir markanın ve modelin genel ortalama fiyatına odaklanmak yerine benzer özelliklerde bir çok marka ve modelin fiyatını öğrenin. Böylece hangi özelliklerdeki bir araca ne kadar vereceğiniz konusunda daha iyi bir karar verebilirsiniz.

Kısa yolların farkında olmanın ardından, yaptığınız karşılaştırmaların bazen nasıl çok kötü kararlara yol açtığını keşfedin. 

Yeni satın aldığınız tablete makul bir ücret ödediğinizi nasıl anlarsınız? Veya marketten aldığınız bir ürünün fiyatının şişirilmemiş olduğunu nasıl anlarsınız? Evet karşılaştırma yaparsınız. Bu karar verirken kullandığımız başlıca yöntemlerden biridir. 

Bir tabletin ortalama fiyatının ne olduğunu biliyorsunuz, bu yüzden mümkün olan en iyi fiyatı bulmak için fırsatları karşılaştırıyorsunuz. Bu tür konularda alacağımız malın diğer şeylerle karşılaştırıldığında avantajlı olup olmadığına bağlı olarak değerlendirme yaparız.

Ancak kötü karşılaştırmalar yaptığınızda ne olur? Veya karşılaştırdığınız şeyler tam olarak eşit değilse? 

Örneğin şunu düşünün: 25 lira tasarruf etmek için ne kadar yol yürürsünüz? 15 dakika yürüyererek 75 liralık bir eşyayı 25 lira daha ucuza alabileceğinizi söylersem, muhtemelen bunu yaparsınız. 

Ama size 10.000 liralık bir eşyadan 25 lira tasarruf edebileceğinizi söylersem, yine de aynı yolu yürümek ister misiniz? Çoğu durumda, insanlar daha pahalı bir şey için yürümeyi tercih etmez. 

Peki Neden? Çünkü Her iki durumda da yirmi beş lira tasarruf edilecek.

Bu gibi durumlarda, hatalı bir karşılaştırmaya kurban gidilir. Tasarruf ettiğiniz tutarı ödediğiniz tutarla karşılaştırdığınız için hata yaparsınız. 25 lira, 75 lira olan bir ürünle karşılaştırıldığında daha fazla gibi görünür. 10.000 lirada ise değeri olduğundan küçük algılanır.

Çoğu zaman karar verirken, seçeneklerimizi gerçekten düşünmeden hızlı karşılaştırmalar yaparız ve bu örnekte olduğu gibi bazı şeylerin değerini yanlış algılamamıza yol açar. Kötü kararlardan kaçınmak için, seçenekleri değerlendirirken hislerden çok mantığa ve daha dikkatli değerlendirmeye güvenmek daha önemlidir.

Kötü kararlara yol açan bir diğer faktör de gereksiz iyimser olmaktır. 

Şaşırtıcı bir şekilde, insanlar iyi karar vermeyi engelleyen doğal bir iyimserliğe sahip olma eğilimindedir. 

Etkileyici sonuçları olan bir araştırmada, araştırmacılar katılımcılara soyulmak veya ölümcül bir hastalığa yakalanmak gibi bazı hoş olmayan olayların başlarına gelme olasılığını sormuştur. Herkes tahminlerini verdikten sonra araştırmacılar onlara gerçek olasılıkların ne olduğunu anlatmışlardır.

İnsanlara kötü bir şey olma riskinin beklediklerinden daha düşük olduğu söylendiğinde, tahminlerini öğrendikleri yeni bilgilere uyacak şekilde değiştirme eğilimindedirler. Kötü bir şey olma riskinin tahmin edilenden çok daha yüksek olduğunu keşfettiklerinde ise yeni bilgileri görmezden gelme eğilimindedirler. 

Örneğin, bir kişi sigaradan ölme olasılığının sadece% 5 olduğunu tahmin ederse, ancak daha sonra ona gerçek ölüm riskinin aslında %25’e yakın olduğu söylenirse, bu yeni bilgiyi görmezden gelecek ve ilk tahminine sadık kalacaktır.

Bu aşırı iyimser görünümün bir kısmı, kötü şeylerin başkalarının başına geldiğine inanma eğilimimizden kaynaklanıyor. Başka bir kişiye kötü bir şey olduğunu duyduğumuzda, çoğu zaman bu kişinin yaptığı şeyler yüzünden böyle olduğunu düşünme eğilimindeyiz. Bu kurbanları suçlama eğilimi bizi, herkes gibi kötü yaşantılara açık olduğumuzu itiraf etmekten korur.

Buna iyimserlik önyargısı ya da kötü olayları deneyimleme olasılığını hafife alırken iyi olayları deneyimleme olasılığını abartma eğilimimiz diyebiliriz. Bu çoğu zaman sihirli bir şekilde her şeyin yoluna gireceğine inanmakla kalmayıp, kendi yeteneklerimize aşırı güvenmemize de yol açıyor.

Peki bu iyimserlik önyargısının verdiğimiz kararlar üzerinde ne gibi etkileri var? Kendi yeteneklerimiz ve beklentilerimiz hakkında aşırı iyimser olabileceğimizden, kararlarımızın en iyisi olduğuna inanmamızı daha olası hale getiriyor.

Uzmanlar sigara içmenin, hareketsiz olmanın veya çok fazla şeker yemenin öldürebileceği konusunda uyarabilir, ancak iyimserlik önyargımız bunun diğer insanların başına geleceğine inanmamıza sebep olur.

Son söz

Psikoterapiler ve psikolojik problemler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak, psikoloji biliminin bize sağladığı ve günlük hayatta kullanabileceğiniz ipuçlarından haberdar olmak için psikademi blog yazılarımızı takip edebilirsiniz.

Tüm Kategoriler
Psikoeğitim
Psikoeğitim
Ücretsiz
Programın Amacı: Bu psikoeğitim programı, stresin nedenlerini ve etkilerini anlamanızı, stresle başa çıkmak için etkili yöntemler geliştirmenizi ve...
Başlangıç
46 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Panik Ataklarınızı Kontrol Altına Alın Panik bozukluk, beklenmedik panik ataklarla karakterize, hayat kalitesini önemli ölçüde düşürebilen bir duru...
Başlangıç
49 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Psikademi Kaygı programı, kaygıyla başa çıkmak için bilimsel ve etkili yöntemler sunar. Kaygınızı anlayın, yönetin ve daha sağlıklı bir yaşam sürün...
Başlangıç
68 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Psikademi Depresyon: Depresyonla Başa Çıkmanın En Yenilikçi Yolu
Başlangıç
105 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Sınav Kaygısına Son, öğrencilere sınav kaygısını etkin bir şekilde yönetmeleri için bilişsel-davranışçı terapi (BDT) temelli stratejiler sunar. Dah...
Başlangıç
63 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Sınavlar hem öğrenciler hem de aileleri için büyük bir stres kaynağı olabilir. Kaygı ve gerginlik öğrenci için bunaltıcı olabilir ve aileler de str...
Başlangıç
22 Ders