Aşırı iyimser olmak, insanların her zaman olayların kontrolü altında olduğuna, sürekli başarılı olacağına ve hata yapmayacağına inanması gibi gerçekçi olmayan inançlara yol açabilir.
Yakın zamanda yayınlanan bir araştırma bu görüşü destekleyen sonuçlar aktarıyor: Aşırı iyimser tutuma sahip insanlar, daha yüksek düzeyde kaygı, umutsuzluk ve stres yaşıyorlar. Ek olarak; özgüvenleri daha düşük, daha kötümserler ve stresle başa çıkma becerileri de daha düşük. Bahsettiğim araştırmayı şuradan okuyabilirsiniz.
Kulağa hiç hoş gelmiyor değil mi?
Bir çok popüler psikoloji yazısında sürekli olumlu düşünmenin faydalarından bahsedilirken, peki bu sonuçlar ne anlama geliyor? Ne olduğunu anlamanın yolu “gerçekçi” kelimesine odaklanmaktan geçiyor.
Yani gerçekçi bir şekilde olumlu düşünmek ile, sürekli ve abartılı bir şekilde olumlu düşünmek arasında çok büyük bir fark bulunuyor. Abartılı olumlu düşünceler; beklentilerin gerçekleşmeyeceği endişesi ile kaygıya ve strese, gerçekleşmediği durumlarda ise umutsuzluk ve depresyona yol açabiliyorlar.
Gerçekçi bir şekilde olumlu düşünmek ise olaylara daha geniş açıdan bakmayı sağlayarak olumsuz sonuçları önleyebilme, beklentiler gerçekleşmediğinde ise bir sonraki sefer neler yapılabileceğine odaklanma becerilerini kuvvetlendiriyor. Bu sebeple de kişinin daha umutlu ve rahat olabilmesine olanak tanıyor.
Sonuç
Kendinizi aşırı olumlu düşüncelere kapılmış bulduğunuzda bir durun ve düşünün. Bu olumlu düşünceler aynı zamanda gerçekçi mi? Eğer gerçekçi ise devam edebilirsiniz ancak şunu unutmayın! Gerçekçi bir olumlu düşüncenin de istenen sonuçlara yol açabilmesi için mutlaka harekete geçip, bir şeyler yapmanız gerekir. Bu yüzden kendinize şu soruyu da sormayı ihmal etmeyin: “Ne yapsam işe yarar?”
Eğer benim derdim olumlu değil de olumsuz düşünmek diyorsanız, bu konuda bir klinik psikolog ile görüşebilirsiniz.