Psikademi

Yıkılan Dünyaları Yeniden İnşa Etmek: Biten İlişkinin Ardından Toparlanma Yolculuğu

İlişkinin Bitişi ve Duygusal Etkileri

İlişkiler, hayatımızın en önemli yapı taşlarından biridir. Onlar bize mutluluk, destek, sevgi ve güvenlik hissi sağlar. Ancak, tüm güzellikler gibi ilişkiler de bazen sona erer. İlişkinin bitmesi, sadece iki kişi arasındaki bir bağın kopması değil, aynı zamanda bireysel düzeyde derin psikolojik yansımaları olan karmaşık bir süreçtir. Bu süreç, bir yas tutma evresi olarak ele alınabilir, çünkü bireyler sadece bir partneri değil, aynı zamanda bir yaşam tarzını, gelecek planlarını ve kendilerinin bir parçasını kaybettiklerini hissederler.

İlişkinin Sonlanmasının Psikolojik Yansımaları

İlişkinin sona ermesiyle birlikte bireyler, kendilerini yoğun bir duygusal dalgalanmanın içinde bulurlar. Bu süreç, yaşamın stres verici olaylarından biri olarak kabul edilir. İlişki sonlandığında, bireyin yaşamındaki bu değişiklik, stres seviyesinde önemli bir artışa ve dolayısıyla çeşitli psikolojik tepkilere yol açar.

İlişkinin bitişi, bireyin kimliğinde ve sosyal çevresinde önemli değişikliklere de yol açar. Bu süreçte yaşanan duygusal tepkiler, bireyin yaşadığı kaybı işlemesine ve sonunda bu durumdan güçlenerek çıkmasına yardımcı olabilir. Psikolojik olarak toparlanma süreci, bireyin kendini yeniden keşfetmesine ve yaşamına yeni bir yön vermesine olanak tanır. Bu nedenle, ilişkinin sonlanması sonrasında yaşanan duygusal dalgalanmalar, kişisel büyüme ve gelişim için bir fırsat olarak görülebilir.

Toparlanma Sürecinin Evreleri

Biten bir ilişkinin ardından toparlanma süreci, her birey için benzersiz olmakla birlikte, genellikle belirli evreler içerir. Kübler-Ross’un (1969) ölüm ve yasla ilişkili olarak geliştirdiği model, ilişkinin bitişi sonrası yaşanan duygusal süreçler için de uyarlanabilir. Bu model, şok ve inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme olmak üzere beş aşamadan oluşur. Her bir evre, bireyin kayıp ve değişimle başa çıkma yolculuğunda önemli bir adımdır.

Şok ve İnkar

İlişkinin sona ermesinin ilk tepkisi genellikle şok ve inkardır. Bu aşama, bireyin yaşananları gerçekçi bir şekilde kabullenmekte güçlük çektiği bir dönemi ifade eder. Birey, bu süreçte genellikle duygusal bir uyuşukluk ve inançsızlık hali yaşar. Bu, acı verici gerçeklikten korunma mekanizması olarak işlev görür ve bireye duygusal olarak ayakta kalma fırsatı sunar.

Öfke

İnkarın yerini aldığı ikinci aşama öfkedir. Bu dönemde, bireyler yaşadıkları kayıp ve adaletsizlik hissi nedeniyle öfke duyarlar. Bu öfke, ilişkinin diğer tarafına, kendilerine veya durumun kendisine yönelik olabilir. Öfke, bireyin kaybını ve acısını ifade etmesine yardımcı olur ve iyileşme sürecinin doğal bir parçasıdır.

Pazarlık

Pazarlık aşaması, bireyin yaşananları değiştirebileceklerine dair gerçek dışı umutlara sığındığı bir evredir. “Keşke…” ve “Eğer sadece…” gibi ifadelerle, birey geçmişteki kararlarını ve eylemlerini sorgular. Bu süreç, bireyin kaybı kabullenme yolunda ilerlediğinin bir işaretidir, ancak hala geçmişe tutunma eğilimi gösterir.

Depresyon

Depresyon aşaması, kaybedilen ilişkinin gerçekliğinin birey tarafından derinden hissedildiği bir dönemdir. Bu, kayıp nedeniyle yaşanan üzüntü, yalnızlık ve çaresizlik duygularıyla karakterizedir. Depresyon, bireyin kaybı gerçek anlamda işlemeye başladığının ve duygusal iyileşme sürecinde önemli bir adım olduğunun bir göstergesidir.

Kabullenme

Son aşama olan kabullenme, bireyin yaşananların gerçekliğini ve ilişkinin sona erdiğini tam anlamıyla kabul ettiği evredir. Bu noktada, birey artık geçmişe odaklanmak yerine geleceğe bakma ve hayatını yeniden inşa etme konusunda daha istekli ve açık hale gelir. Kabullenme, iyileşme sürecinin en sağlıklı aşamasıdır ve bireye yeni başlangıçlar yapma gücü verir.

Her bir evre, bireyin toparlanma sürecindeki önemli bir adımı temsil eder ve bu süreçte ilerleme genellikle doğrusal olmayabilir. Bireyler bu aşamalar arasında ileri geri hareket edebilir. Önemli olan, her bir duygusal tepkinin, bireyin yaşadığı kayıpla başa çıkma ve iyileşme yolunda ilerlemesine yardımcı olduğunu anlamaktır. Toparlanma yolculuğu, sabır, zaman ve bazen de profesyonel destek gerektirir. Bu süreçte bireyler, kendilerini yeniden tanıma ve hayatlarını yeni bir perspektifle inşa etme fırsatı bulurlar.

Kendini Yeniden Keşfetmek

İlişkinin sona ermesi sonrası yaşanan duygusal türbülansın ardından, bireyler için yeni bir evre başlar: Kendini yeniden keşfetme. Bu süreç, kaybedilen ilişkinin yarattığı boşluğu doldurmanın ötesinde, bireyin kendi kimliğini, değerlerini ve yaşam amacını yeniden değerlendirme fırsatı sunar. İlişki sonrası dönem, kişisel gelişim ve öz farkındalık için bir dönüm noktası olabilir.

Kendini Yeniden Tanıma ve Kişisel Gelişim

Kendini yeniden tanıma süreci, bireyin iç dünyasına dönük bir yolculuktur. Bu yolculuk sırasında, bireyler kendi içsel güçlerini, zayıflıklarını, tutkularını ve korkularını daha yakından tanıma fırsatı bulur. Biten bir ilişkinin ardından, bireyler genellikle hayatlarının bu yeni bölümünde neyin önemli olduğunu sorgular ve kendi mutlulukları için gerçekten neye değer verdiklerini keşfederler. Bu süreç, bireyin kendi kendine yeterliliğini ve bağımsızlığını güçlendirir.

Yeni Hobiler Edinme

Yeni hobiler edinmek, ilişki sonrası kendini yeniden keşfetme sürecinin önemli bir parçasıdır. Yeni aktiviteler keşfetmek, bireyin enerjisini pozitif yönde kullanmasını sağlar ve zihnini meşgul eder. Bu, hem duygusal iyileşmeyi destekler hem de bireyin yeni ilgi alanları ve yetenekler keşfetmesine olanak tanır. Yeni hobiler, bireyin kendine olan güvenini artırır ve yaşamına yeni bir amaç kazandırır.

Sosyal Çevreyi Genişletme

İlişki sonrası dönemde sosyal çevreyi genişletmek, toparlanma sürecinde bireylere büyük destek sağlar. Yeni insanlarla tanışmak ve farklı sosyal aktivitelere katılmak, bireyin dünyasını genişletir ve yalnızlık hissini azaltır. Sosyal destek, duygusal iyileşme sürecinde önemli bir rol oynar ve bireyin yeni başlangıçlar yapmasına yardımcı olur. Ayrıca, sosyal ilişkiler, bireyin kendini ifade etmesi ve duygusal olarak yeniden bağ kurması için güvenli bir alan sağlar.

Kendine Zaman Ayırmanın Önemi

İlişkinin bitişi sonrasında kendine zaman ayırmak, iyileşme ve kişisel gelişim için kritik öneme sahiptir. Bu süreçte, bireyler kendi ihtiyaçlarına odaklanmalı ve kendilerini şımartmalıdır. Kendine zaman ayırmak, bireyin kendi değerini anlamasına ve kendi iyiliği için gerekli olan şeylere öncelik vermesine olanak tanır. Meditasyon, yoga, okuma veya sadece sessiz bir yerde vakit geçirme gibi sakinleştirici aktiviteler, bireyin zihinsel ve duygusal dengeyi bulmasına yardımcı olur.

Kendini yeniden keşfetmek, ilişki sonrası toparlanma sürecinin temel bir parçasıdır. Bu süreç, bireyin yaşadığı acıdan güçlenerek çıkmasını sağlar ve yaşamına yeni bir yön vermesine yardımcı olur. Kendini yeniden tanımak, yeni hobiler edinmek, sosyal çevreyi genişletmek ve kendine zaman ayırmak, bireyin kendi potansiyelini tam olarak gerçekleştirmesine ve hayatından daha fazla tatmin olmasına olanak tanır. Bu, biten ilişkinin ardından kişisel gelişim ve yeniden doğuşun bir süreci olarak görülebilir.

Duygusal İyileşmeyi Destekleyen Stratejiler

İlişkinin bitişi sonrası duygusal iyileşme süreci, bireyin duygusal dayanıklılığını geliştirmeyi ve olumsuz düşüncelerle başa çıkmayı öğrenmeyi gerektirir. Duygusal iyileşme, zaman ve sabır isteyen bir süreçtir; ancak, belirli stratejiler ve teknikler kullanılarak bu süreç desteklenebilir. Bilişsel davranışçı terapi (BDT), duygusal iyileşmeyi desteklemek ve bireyin daha sağlıklı düşünce kalıplarını benimsemesine yardımcı olmak için etkili teknikler sunar.

Duygusal Dayanıklılık Geliştirmek

Duygusal dayanıklılık, zorluklar ve stres karşısında esnek kalabilme ve toparlanabilme yeteneğidir. Duygusal dayanıklılığı geliştirmek için kullanılabilecek teknikler şunları içerir:

  • Olumlu Düşünme: Olumsuz düşüncelerin farkına varmak ve bunları daha gerçekçi ve olumlu düşüncelerle değiştirmek. Bu, bireyin genel duygu durumunu iyileştirebilir ve olumsuz olaylara karşı daha dirençli hale gelmesini sağlayabilir.
  • Problem Çözme Becerileri: Karşılaşılan sorunlara pratik ve yaratıcı çözümler bulma yeteneğini geliştirmek. Bu, bireyin kontrol edebileceği durumlar karşısında kendini daha güçlü hissetmesine yardımcı olur.
  • Sosyal Destek: Güvenilir dostlar, aile üyeleri veya destek gruplarıyla ilişkileri güçlendirerek duygusal destek ağını genişletmek. Diğer insanlarla bağlantı kurmak, yalnızlık hissini azaltır ve duygusal dayanıklılığı artırır.

Bilişsel Davranışçı Terapi Teknikleri

BDT, bireyin düşünce, duygu ve davranışlar arasındaki ilişkiyi anlamasına ve olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmesine yardımcı olan bir terapi yöntemidir. İlişki sonrası duygusal iyileşmeyi desteklemek için BDT tekniklerinden yararlanmak mümkündür:

  • Düşünce Günlükleri: Bireyin olumsuz düşüncelerini yazılı olarak kaydetmesi ve bu düşüncelerin gerçekliğini sorgulaması. Bu teknik, bireyin olumsuz düşüncelerin ne kadarının gerçek dışı olduğunu fark etmesine ve daha olumlu düşünce kalıpları geliştirmesine yardımcı olur.
  • Bilişsel Yeniden Yapılandırma: Olumsuz düşünceleri tanımlama ve bunları gerçekçi ve dengeli düşüncelerle değiştirme süreci. Bu teknik, bireyin kendine yönelik eleştirilerini ve genelleştirmelerini azaltmasına yardımcı olur.
  • Maruz Bırakma Terapisi: Bireyi, kaçınmaya neden olan durumlarla yüzleştirme ve bu durumların üstesinden gelme becerilerini geliştirme. Bu, özellikle ilişki sonrası kaçınma davranışları için etkilidir.
  • Rahatlama Teknikleri: Derin nefes alma, kas gevşetme ve meditasyon gibi teknikler, bireyin stres ve anksiyete seviyelerini azaltmasına yardımcı olur. Bu teknikler, bireyin duygusal olarak daha dengeli hissetmesine ve durumları daha net bir perspektifle değerlendirmesine olanak tanır.

Duygusal iyileşme sürecinde bireyin kendine karşı nazik olması ve iyileşme için gereken zamanı tanıması önemlidir. BDT teknikleri ve diğer stratejiler, bireyin bu süreci daha etkin bir şekilde yönetmesine ve duygusal olarak daha sağlıklı bir geleceğe adım atmasına yardımcı olabilir. Bu tekniklerin uygulanması, profesyonel bir terapistin rehberliğinde daha etkili olabilir.

Ayrıca yukarıda bahsettiğimiz yöntemlerin hepsini psikoeğitimlerimizi kullanarak ücretsiz bir şekilde kendi başınıza öğrenebilirsiniz. Psikoeğitimlerimize göz atmak için tıklayın.

Sosyal Destek ve İlişkilerin Rolü

İlişkinin bitişi sonrasında toparlanma sürecinde sosyal destek, bireyin duygusal iyileşmesinde kritik bir role sahiptir. Arkadaşlar, aile ve profesyonel destek sistemleri, bu zorlu dönemde bireylere gerekli olan desteği sağlar, yalnızlık hissini azaltır ve dayanıklılığı artırır. Sosyal destek, hem moral verici bir güç kaynağıdır hem de bireyin yaşadığı zorlukları paylaşabileceği, anlayış ve empati bulabileceği bir ortam sunar.

Arkadaşlar ve Aile

Arkadaşlar ve aile üyeleri, ilişki sonrası toparlanma sürecinde temel bir destek kaynağıdır. Bu kişiler, bireye duygusal destek sağlayabilir, pratik yardımda bulunabilir ve yalnız hissetmemesi için sosyal etkileşim fırsatları sunabilir. Arkadaşlar ve aile, bireyin duygularını ifade etmesine olanak tanır ve olumlu geri bildirimlerle kendine güvenini artırabilir.

İlişki sonrası dönemde arkadaşlarla ve aileyle zaman geçirmek, bireyin duygusal iyileşme sürecine katkıda bulunur. Bu kişisel bağlar, bireyin kaybettiği ilişkinin yerini tam olarak almasa da, sevgi ve bağlılık ihtiyacını karşılamada önemli bir rol oynar. Sosyal etkileşimler, bireyin kendini daha iyi hissetmesine ve olumlu bakış açıları geliştirmesine yardımcı olur.

Profesyonel Destek Sistemleri

Profesyonel destek sistemleri, psikologlar, psikoterapistler ve danışmanlar gibi uzmanlardan oluşur. Bu profesyoneller, bireyin duygusal iyileşme sürecini desteklemek için özel teknikler ve terapiler sunar. Profesyonel destek, özellikle duygusal iyileşme sürecinde zorluklar yaşayan bireyler için önemlidir.

Profesyonel bir terapist ile çalışmak, bireyin duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını daha sağlıklı bir şekilde yönetmesine yardımcı olabilir. Terapi, bireye ilişkinin bitişiyle başa çıkma konusunda yeni perspektifler ve stratejiler sunar ve kişisel gelişim için bir fırsat sağlar. Ayrıca, terapi bireyin yaşadığı travmayı işlemesine ve gelecekteki ilişkilerine daha sağlıklı bir temel hazırlamasına olanak tanır.

Destek Sistemlerini Etkin Kullanmak

Sosyal ve profesyonel destek sistemlerinden en iyi şekilde yararlanmak için, bireylerin aktif bir rol alması gerekmektedir. Bu, destek arayışında girişken olmayı, duygusal ihtiyaçlarını açıkça ifade etmeyi ve sunulan yardımı kabul etmeyi içerir. Ayrıca, destek gruplarına katılmak veya benzer deneyimler yaşamış kişilerle iletişim kurmak, bireyin kendi deneyimlerini normalleştirmesine ve yalnız olmadığını hissetmesine yardımcı olabilir.

Destek sistemlerini etkin kullanmak, bireyin toparlanma sürecindeki yükünü hafifletebilir ve duygusal iyileşmeyi hızlandırabilir. Bu sistemler, bireye zor zamanlarda dayanak noktası sağlar ve kendini yeniden keşfetme yolculuğunda rehberlik eder. Sosyal ve profesyonel destek, bireyin ilişkinin bitişi sonrasında yaşadığı zorlukları aşmasına ve daha sağlıklı, mutlu bir geleceğe adım atmasına olanak tanır.

Yeni Başlangıçlara Adım Atmak

Toparlanma sürecinin son aşamalarından biri, geçmişi bırakmak ve geleceğe yönelik adımlar atmaktır. Bu süreç, bireyin hayatında yeni bir sayfa açmasını sağlar ve sağlıklı ilişkilere açık olmasına olanak tanır. Geçmişi arkada bırakmak ve geleceğe umutla bakabilmek, bireyin duygusal iyileşmesinde ve kişisel gelişiminde önemli bir dönüm noktasıdır.

Geçmişi Bırakma

Geçmişi bırakmak, biten ilişkiyle ilgili tüm negatif duyguları ve bağları serbest bırakmayı içerir. Bu süreç, öfke, pişmanlık veya üzüntü gibi duyguların üstesinden gelmeyi ve bu duyguları olumlu bir öğrenme deneyimine dönüştürmeyi gerektirir. Geçmişi bırakmak, bireyin kendisini geçmişin zincirlerinden kurtarması ve geleceğe daha sağlıklı bir bakış açısıyla bakabilmesi için gereklidir.

Geçmişi bırakmanın önemli adımlarından biri, biten ilişkiden öğrenilen dersleri kabul etmek ve bu öğrenimleri gelecekteki kararlar ve ilişkiler üzerinde uygulamaktır. Bu, bireyin geçmişteki hataları tekrarlamamasını ve gelecekteki ilişkilerine daha bilinçli bir şekilde yaklaşmasını sağlar.

Geleceğe Yönelik Adımlar Atma

Geleceğe yönelik adımlar atmak, bireyin yeni hedefler belirlemesini ve hayatını bu hedeflere göre şekillendirmesini içerir. Bu, yeni hobiler edinmek, kariyer hedeflerini gözden geçirmek veya yeni sosyal aktivitelere katılmak gibi çeşitli eylemleri içerebilir. Geleceğe yönelik adımlar atmak, bireyin hayatına yeni anlamlar katmasına ve ilişkinin bitişinin yarattığı boşluğu pozitif değişikliklerle doldurmasına yardımcı olur.

Yeni İlişkilere Açık Olma ve Sağlıklı İlişki Beklentileri

Yeni başlangıçlara adım atmanın önemli bir yönü de yeni ilişkilere açık olmadır. Ancak, bu süreçte sabırlı olmak ve kendine zaman tanımak önemlidir. Sağlıklı ilişki beklentileri geliştirmek, bireyin geçmişte yaşadığı olumsuz deneyimlerden ders almasını ve aynı hataları tekrarlamamasını sağlar. Sağlıklı ilişkiler, karşılıklı saygı, güven ve açık iletişim gibi temellere dayanır. Birey, bu değerleri benimseyerek ve gelecekteki ilişkilerinde bu kriterleri arayarak daha sağlıklı ve tatmin edici ilişkilere yol açabilir.

Yeni ilişkilere açık olmak, aynı zamanda, bireyin kendi değerini ve ilişkide ne aradığını bilmesini gerektirir. Kendi ihtiyaçlarına ve sınırlarına saygı duymak, bireyin sağlıklı ve karşılıklı tatmin edici ilişkiler kurmasına olanak tanır. Yeni başlangıçlar, bireyin geçmişin üstesinden gelmesini ve kendini daha mutlu ve sağlıklı bir geleceğe taşımasını sağlar. Bu süreç, bireyin yaşadığı acıları bir kenara bırakıp, hayatının yeni ve umut verici bir bölümüne adım atmasına yardımcı olur.

Sonuç: Yeniden Başlamak Üzerine Bir Umut

İlişkinin bitişi, şüphesiz, hayatımızda derin izler bırakabilir ve bizi duygusal bir yolculuğa sürükleyebilir. Ancak, bu sürecin sonunda, ilişkinin sonlanması bir son değil, aslında yeni bir başlangıcın habercisi olabilir. Bu yeni başlangıç, kendimizi yeniden keşfetme, kişisel büyüme ve daha sağlıklı ilişkiler kurma fırsatı sunar. Geçmişin acıları, geleceğin temellerini atmamıza yardımcı olan değerli dersler haline gelebilir.

Hayat, beklenmedik anlarda bizi sınar, ancak her zorluk, içimizdeki gücü keşfetme ve daha da güçlenme fırsatıdır. İlişkinin bitişi sonrasında yaşanan duygusal süreç, zorlayıcı olsa da, bize kendimizi, arzularımızı ve hayata bakış açımızı yeniden değerlendirme şansı verir. Bu süreçte kendimize nazik davranmalı, iyileşme için kendimize zaman tanımalı ve duygusal dayanıklılığımızı geliştirmeye odaklanmalıyız.

Bu yolculukta, sosyal destek sistemlerinin ve profesyonel yardımın önemi göz ardı edilemez. Arkadaşlar, aile ve terapistler, bu zorlu süreçte bize rehberlik edebilir ve destek olabilir. Kendini yalnız hisseden veya bu süreci tek başına yönetmekte zorlanan herkes, profesyonel yardım aramaktan çekinmemelidir.

İlişkinin bitişi sonrası hayatınızda yeni bir sayfa açmaya hazırsanız ve bu süreçte profesyonel destek almak istiyorsanız, lütfen aşağıdaki link üzerinden iletişim bilgilerine ulaşarak randevu almayı düşünün. Unutmayın, zorlukların üstesinden gelmek ve daha parlak bir geleceğe adım atmak için yalnız değilsiniz.

Psikolojik Destek İçin Randevu Al

Bu yolculukta, her adım ileriye doğru bir adımdır, her nefes alış yeni bir başlangıcın nefesidir. Geçmişin yüklerini geride bırakmak ve kendinize yeni bir gelecek inşa etmek için içinde bulunduğunuz anı en iyi şekilde değerlendirin. Unutmayın, her son, yeni bir başlangıcın kapısını aralar. Siz de bu kapıdan geçerek, kendinize sağlıklı, mutlu ve umut dolu bir hayat inşa edebilirsiniz.

Kaynakça

  • Bowlby, J. (1980). Attachment and loss: Vol. 3. Loss: Sadness and depression. New York: Basic Books.
  • Holmes, T. H., & Rahe, R. H. (1967). The social readjustment rating scale. Journal of Psychosomatic Research, 11(2), 213–218. https://doi.org/10.1016/0022-3999(67)90010-4
  • Kübler-Ross, E. (1969). On death and dying. New York: Macmillan.
  • Sbarra, D. A., & Coan, J. A. (2017). Divorce and health: Good data in need of better theory. Current Opinion in Psychology13, 91-95. https://doi.org/10.1016/j.copsyc.2016.05.014
  • Tashiro, T., & Frazier, P. (2003). “I’ll never be in a relationship like that again”: Personal growth following romantic relationship breakups. Personal Relationships, 10(1), 113-128. https://doi.org/10.1111/1475-6811.00039
  • Garland, E. L., Farb, N. A., Goldin, P. R., & Fredrickson, B. L. (2015). Mindfulness broadens awareness and builds eudaimonic meaning: A process model of mindful positive emotion regulation. Psychological Inquiry, 26(4), 293-314. https://doi.org/10.1080/1047840X.2015.1064294
  • Hofmann, S. G., Asmundson, G. J. G., & Beck, A. T. (2013). The science of cognitive therapy. Behavior Therapy, 44(2), 199-212. https://doi.org/10.1016/j.beth.2009.01.007
Tüm Kategoriler
Psikoeğitim
Psikoeğitim
Ücretsiz
Sezgisel Yeme'nin büyülü ve özgür dünyasına adım atmaya hazır mısınız? Tüm diyet klişelerini bir kenara bırakıp, bedeninizin size verdiği mesajlara...
Başlangıç
47 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Programın Amacı: Bu psikoeğitim programı, stresin nedenlerini ve etkilerini anlamanızı, stresle başa çıkmak için etkili yöntemler geliştirmenizi ve...
Başlangıç
46 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Panik Ataklarınızı Kontrol Altına Alın Panik bozukluk, beklenmedik panik ataklarla karakterize, hayat kalitesini önemli ölçüde düşürebilen bir duru...
Başlangıç
49 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Psikademi Kaygı programı, kaygıyla başa çıkmak için bilimsel ve etkili yöntemler sunar. Kaygınızı anlayın, yönetin ve daha sağlıklı bir yaşam sürün...
Başlangıç
68 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Psikademi Depresyon: Depresyonla Başa Çıkmanın En Yenilikçi Yolu
Başlangıç
105 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Sınav Kaygısına Son, öğrencilere sınav kaygısını etkin bir şekilde yönetmeleri için bilişsel-davranışçı terapi (BDT) temelli stratejiler sunar. Dah...
Başlangıç
63 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Sınavlar hem öğrenciler hem de aileleri için büyük bir stres kaynağı olabilir. Kaygı ve gerginlik öğrenci için bunaltıcı olabilir ve aileler de str...
Başlangıç
22 Ders