Bu normal olmanın yanında aslında beklediğimiz bir şey. Çünkü yeni ve bilinmeyen bir şeye başlamak herkeste biraz endişe yaratabilir. Bir düşününce tamamen yabancı birisine sorunlarınızdan, özel hayatınızdan bahsetmek veya daha önce kimseye anlatamadığınız şeyleri anlatmak oldukça garip bir durum. Üstelik bu yabancının sizi anlamasını ve yardımcı olmasını umuyorsunuz. Neyse ki bu garip durum ile ilgili iyi nokta, işe yaradığının kanıtlanmış olması. Bu konudaki tüm düşüncelerinizi paylaşmanız, terapistiniz ile tanışmak için oldukça iyi bir yoldur.
Çoğu zaman insanlar terapiye geldiğinde, uzun bir süre boyunca bir sorun veya psikolojik rahatsızlıkla mücadele etmiş ve herhangi bir çözüme ulaşamamış oluyorlar.
Bu hayal kırıklığına ve hatta çaresiz hissetmeye neden olabiliyor. Aynı zamanda insanın kendisini hem sorunlarına çözüm bulma yeteneğini hem de sorunlarının çözülme olasılığını sorgulamaya yönlendirebiliyor. Bu nedenle, bir kişi terapiye başlamaya karar verdiğinde, kapıldığı umutsuzluk çok yoğun olabiliyor. İyi haber ise psikoterapide herşeyi konuşabilicek olmanız.
Terapiye başlıyorsanız ve bu konuda endişeli hissediyorsanız, terapistinizle bu endişe hakkında konuşun.
Terapistiniz bu kaygıyı keşfetmenize ve bunun altında yatan düşünceleri ortaya çıkarmanıza yardımcı olabilir. Ayrıca terapinin nasıl bir süreç olduğunu ve denediğiniz diğer yöntemlerin neden işe yaramadığını da öğrenebilirsiniz. Bu sayede terapistiniz hem size bilgi verme fırsatı bularak belirsizliği giderebilir hem de endişelerinizi azaltmanıza yardımcı olabilir.
Bazı kişiler ise konuştuklarının terapi odasının dışına çıkmasından endişe ederler.
Ancak, bir psikoterapinin olmazsa olmazı gizlilik ilkesidir. Bir klinik psikolog asla sizin konuştuklarınızı yakınlarınıza ya da başka yabancılara aktarmayacaktır. Bu konudaki endişenizi de ilk görüşmenizde paylaşmanız, terapistinize gerekli güvenceyi vermesi için bir fırsat yaratacaktır.