Psikademi

Psikoterapide Güvenli Alan: Terapist-Danışan İlişkisi

Terapist-danışan ilişkisinin terapötik süreçteki önemi, yıllar içinde yapılan birçok araştırma ile kanıtlanmıştır (Norcross & Wampold, 2011). İlişkinin kalitesi, terapötik sürecin başarısı için bir ölçüt olabilir. Bu açıdan, danışanın kendini güvende hissedebileceği bir ortamın oluşturulması büyük öneme sahiptir.

Bu bağlamda, güvenli bir terapötik alan oluşturmanın ne anlama geldiğini, hangi faktörlerin etkili olduğunu ve terapist ile danışanın bu süreçte neler yapabileceğini ele alacağız.

Psikoterapide Güvenli Alan

Güvenli bir alan, danışanın ve terapistin kendilerini rahat ve güvende hissettiği bir ortamdır (Fehr, 2018). Ancak, bu tanım yüzeysel kalabilir. Güvenli alan, danışanın karmaşık duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebileceği, yargılanmadığı ve kabul gördüğü bir atmosferi içerir.

Bu alanın oluşturulabilmesi için terapistin belirli bir uzmanlık, duyarlılık ve etik bilince sahip olması gerekmektedir. Danışanın da bu sürece aktif katılımı, terapistin işini kolaylaştıran bir diğer faktördür.

İyi Bir Terapist-Danışan İlişkisinin Özellikleri

Saygı, güven ve açık iletişim, terapist-danışan ilişkisinin temel özelliklerindendir (Corey ve ark., 2018). Terapist, danışanın kendini güvende hissetmesini sağlamak için empati göstermeli ve aktif bir dinleme süreci yürütmelidir.

Bu yaklaşım, danışanın terapistin desteğini hissedebilmesi ve terapötik süreçte daha fazla ilerleme kaydetmesi için kritiktir. Bunun yanında, etik ilkelere uygun bir şekilde danışanın gizliliğini korumak da oldukça önemlidir.

Etik İlkeler ve Gizlilik

Eğer terapist, danışanın kendini güvende hissetmesini istiyorsa, etik ilkelere sıkı sıkıya bağlı kalmalıdır (APA, 2017). Gizlilik, bu ilkelere uygunluğun en temel göstergelerinden biridir.

Gizlilik, danışanın paylaştığı bilgilerin üçüncü kişilerle paylaşılmayacağının garantisi anlamına gelir. Bu, danışanın kendini daha rahat ifade etmesini ve terapötik sürecin etkinliğini artırır.

Danışan Nasıl Güvende Hissetmeli?

Terapötik süreçte danışanın kendini güvende hissetmesi, terapistin duyarlılığına ve danışanın da bu süreçteki aktif katılımına bağlıdır. Örneğin, terapistin empati göstermesi ve danışanın duygularını yargılamaması, danışanın kendini güvende hissetmesine olanak sağlar (Rogers, 1957).

Ayrıca, danışanın da bu süreçte terapiste açık olması ve duygularını, düşüncelerini rahatça ifade edebilmesi terapötik sürecin sağlıklı ilerlemesi için önemlidir.

Terapistin Rolü

Terapist, danışanın kendini güvende hissetmesi için oluşturulacak ortamın anahtarıdır. Terapistin bu konuda psikoterapötik teknikleri ve teorileri etik bir biçimde uygulaması gerekmektedir (Clarkson, 2003).

Terapist, danışanın yaşadığı duygusal zorlukları anlamalı ve ona uygun bir terapötik yaklaşım sunmalıdır. Bunun yanında, duyarlılık ve yargılamama ilkelerine uygun hareket etmeli ve danışanın kendini rahat ve güvende hissetmesini sağlamalıdır.

Danışanın Rolü

Danışanın bu süreçte aktif olması, terapötik sürecin başarısında önemli bir rol oynar. Danışan, kendi duygularını, düşüncelerini açıkça ifade etmeli ve terapistin yönergelerini takip etmeye istekli olmalıdır (Clarkson, 2003).

Bu, terapistin danışana uygun terapötik bir yaklaşım seçmesini kolaylaştırır. Ayrıca, danışanın bu süreçte kendini ifade etmeye daha açık hale gelmesi, terapötik sürecin daha etkin olmasını sağlar.

Sonuç

Psikoterapide güvenli bir alan oluşturmak, terapist ve danışan arasında derin bir güven ve anlayış bağı kurulmasını gerektirir. Bu bağ, saygılı, empatik ve açık bir iletişimle güçlenir. Terapistin etik ilkelere uygunluğu ve danışanın aktif katılımı, terapötik sürecin başarısını artırır.

Eğer benden psikoterapi desteği almak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

Kaynakça

  • APA. (2017). Ethical Principles of Psychologists and Code of Conduct. American Psychological Association.
  • Clarkson, P. (2003). The Therapeutic Relationship. Whurr Publishers.
  • Corey, G., Corey, M. S., & Haynes, R. (2018). Groups in Action: Evolution and Challenges. Cengage Learning.
  • Fehr, S. S. (2018). 101 Interventions in Group Therapy. Routledge.
  • Norcross, J. C., & Wampold, B. E. (2011). Evidence-based therapy relationships: research conclusions and clinical practices. Psychotherapy, 48(1), 98–102.
  • Rogers, C. R. (1957). The necessary and sufficient conditions of therapeutic personality change. Journal of consulting psychology, 21(2), 95–103.
Tüm Kategoriler
Psikoeğitim
Psikoeğitim
Ücretsiz
Psikademi Kaygı programı, kaygıyla başa çıkmak için bilimsel ve etkili yöntemler sunar. Kaygınızı anlayın, yönetin ve daha sağlıklı bir yaşam sürün...
Başlangıç
68 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Psikademi Depresyon: Depresyonla Başa Çıkmanın En Yenilikçi Yolu
Başlangıç
105 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Sınav Kaygısına Son, öğrencilere sınav kaygısını etkin bir şekilde yönetmeleri için bilişsel-davranışçı terapi (BDT) temelli stratejiler sunar. Dah...
Başlangıç
63 Ders