Psikademi

Koronavirüs Salgınında Duygusal Yemek

Dışarıda bir salgın var ve normalden daha büyük bir yiyecek stoğu ile daha çok evde vakit geçiriyorsunuz ya da evden hiç çıkmıyorsunuz. Kendinizi duygusal yeme atakları ile mücadele ederken buluyorsanız ne yapmalısınız?

Koronavirüs salgını ile hepimiz zor bir dönemden geçiyoruz. Dünya 1918’den beri böyle bir pandemi yaşamadı. Yaşayan hiç kimse bununla başa çıkmaya hazır değil ve kimse önümüzdeki günlerden ne bekleyeceğini bilmiyor. Zorlayıcı ve stres yaratan bir zaman. 

İşinizi kaybetmiş olabilir, tam tersi daha uzun saatler çalışmak zorunda kalmış, üniversiteden eve gönderilmiş, sevdiklerinizden ayrılmış ya da ilişkinizin gergin olduğu kişilerle evde kapalı kalmış olabilirsiniz.

Hayatınız daha önce nasıl olursa olsun, temellerinden değişti.

Sıkılmış, stresli veya yalnız olabilirsiniz. Yiyecek alışverişi daha da zorlaştı ve bir çok insan süpermarkete yapılan ziyaretleri azaltmak için normalden daha fazla yiyecek stokladı. Gün boyunca stoklanmış bir mutfağa erişmeye alışık olma ihtimaliniz biraz düşük.

Dahası, günlük rutininiz büyük ihtimal bozulmuştur. Mutfakta daha sık vakit geçiriyor, bir sonraki yemeğinizi düşünüyor, ihtiyacınız olduğundan daha fazla yiyorsanız veya stresli bir şekilde yemeye başlıyorsanız yalnız olmadığınıza garanti verebilirim.

Duygusal yeme nedir?

“Duygusal yeme” klinik bir terim değil, açlıktan ziyade duygusal bir duruma tepki olarak yeme olgusunu tanımlamak için kullandığımız bir terimdir. İnsanlar doğal olarak çok çeşitli nedenlerden (aralarından bazıları istenmeyen duygusal durumlar) yemek yiyorlar ve bu tamamen normal.

Bununla birlikte, duygusal yeme olduğundan daha negatif yüklü bir ifade haline gelmiştir. Açlık dışında herhangi bir sebepten ötürü yediğimizde kınandığımız bir modernite içerisinde yaşıyoruz. Diyet kültürü, duygulara yatıştırmak için yemenin büyük bir sorun olduğuna inanmamızı yol açıyor. Aslında bu bir şehir efsanesi.

Yiyeceklerin bu stresli zamanda yöneldiğiniz şeylerden biri olduğunu fark ederseniz, sizinle ilgili yanlış bir şey olmadığını biliniz. Yemeklerle iyi hissetmek veya kendinizi yatıştırmak normaldir ve bu duygularla başa çıkmak için kullanabileceğiniz bir araçtır.

Bununla birlikte, tek başa çıkma mekanizmanız bu olursa bir sorun oluşabileceğinden söz edebiliriz. Araştırmalar, duygusal yemenin aslında yeterince yemeyenler (kendini kısıtlayanlar ve sıkı diyet yapanlar) arasında daha yaygın olduğunu gösteriyor. Doğru! Enerji ihtiyaçları için yeterince beslenmeyenler, yiyecekleri nispeten daha ödüllendirici bulabilir ve aşırı duygusal yeme veya aşırı yemek yemeye yönelebilirler.

Duygusal yemeyi nasıl kontrol ederim?

Şimdi duygusal yemeyi kontrol edebilmek veya yeme ataklarından kurtulabilmeniz için neler yapabileceğinize bir göz atalım. İşte duygusal beslenmenin etkilerini hafifletmek için adımlar atarken yararlanabileceğiniz bazı araçlar.

Durumu kabul edin

İlk olarak, kabulü uygulayın. Eğer bunca zamandır kullandığınız şey buysa (yani iyi hissetmek için yemek), en kötü şey değil demektir. Aslında, iyi yapıyor olabilirsiniz.

Kulağa mantıksız gelebileceğini biliyorum, ancak kendinizi yiyecekle yatıştırmak için izin vermek önemlidir. Çünkü yemenizden suçlu hissediyorsanız, aşırı yemenizi telafi etmek için diyet yapmaya çalışıyorsanız, kısıtlama döngüsünü beslersiniz. Keyif aldığınız yiyecekleri yemek için kendinize izin verin.

Evde kaldığınız süre boyunca kilo almaktan korkabilirsiniz. Kilo almak istemediğiniz için utanmanıza gerek yok. Kilofobik modern toplum, sosyal medya ve medya bize kilo almanın korkutucu olduğunu söylüyor. Ancak salgından virüs kapmadan ve bulaştırmadan kurtulduğunuzda kendiniz, sevdikleriniz ve toplum için iyi bir şey yapmış olacaksınız. Gerçekten önemli bu durumun yanında kilo almanız o kadar da önemli değil.

Vücudunuz ve vücut ağırlığınız yaşamınız boyunca değişecektir. Belki salgın öncesi kilonuz artmış olabilir, ya da stres altında kalmış ve fazladan yiyor olabilirsiniz. Bu kilolar “normal yaşama” döndüğünüzde geri gidebilir, belki de gitmez. Önemli olan şey kilonuz ne olursa olsun değerli olduğunuz. Bunu kendinize hatırlatın.

Yeterince yediğinizden emin olun 

Sadece evden çıkmadığınız ya da daha çok evde olduğunuz için yediğiniz miktarı azaltmanıza gerek yok. Diyet takıntılı sosyal medya, daha az yemenin daha iyi olduğuna ve yediklerimizi kısıtlarsak daha iyi biri olduğumuza dair birçok mesaj veriyor. Birçok kişi sosyal medyada, sosyal mesafe kurallarına uyarken ya da karantinadayken kilo alımını önlemeye çalışmakla ilgili yazılar yayınlıyor.

Bununla birlikte, bu tür diyet kısıtlamaları genellikle duygusal yemeye, aşırı yemek yemeye ve amaçlananın tersine kilo alımına yol açar. Diyet yaparak vücudunuzun ağırlığını uzun vadede kontrol edemezsiniz. Ancak gün boyunca düzenli olarak yiyerek stres ataklarını veya plansız yemeyi azaltabilirsiniz. Bu ayrıca kan şekerinizi  ve ruh halinizi dengede tutmaya yardımcı olur. 

Düzenli yiyebilmek için günde en az 5-6 kez yemeyi hedefleyin (kahvaltı, atıştırmalık, öğle yemeği, atıştırmalık, akşam yemeği, atıştırmalık). Tıbbi açıdan ir diyet kısıtlamanız yoksa, yedikleriniz tüm ana besin gruplarını (nişasta, protein, yağ ve meyve veya sebze) içermelidir.

Başa Çıkma Stratejilerinizi Çeşitlendirin

Eğer yemek tek başa çıkma stratejinizse, alışkanlıklarınız arasına yenilerini eklemek iyi olur. Bazı sakinleştiren, dikkat dağıtan veya zihninizi boşaltabilecek diğer faaliyetleri düşünün. Bunlar her bireye özgü olacaktır, yani işe yarayanlar kişiden kişiye değişebilir.

Düşünebileceğiniz yeme dışındaki başa çıkma yöntemleriyle ilgili bazı fikirler: bir arkadaşınızı arama veya mesaj atma, yürüyüşe çıkma (içinde bulunduğunuz ortam ve şartlarda mümkünse), resim yapmak, şarkı söylemek, dans etmek, meditasyon yapmak veya banyo yapmak olabilir.

İletişim Halinde Olun

Bu salgın döneminde, çevremizdekilerle iletişimimizi sürdürmek her zamankinden daha önemli. Arkadaşlarınızla, ailenizle ve iş arkadaşlarınızla iletişim halinde olduğunuzdan emin olun. Neyse ki, telefonlar ve internet ile bunu yapmak çok kolay.

Salgından önce, insanların kendisini toplumdan izole etmek için akıllı telefon kullandığından endişeleniyorduk ancak şimdi iletişim kurmak için inanılmaz fırsatlar sunduklarının farkındayız. Yaratıcı olun: bir Facetime toplantısı veya bir grup yemeği yiyin, Zoom’da bir gruba katılarak ortak egzersiz yapın veya Netflix izleme partisi düzenleyin.

Kendinize Karşı Şefkatli Olun

İstediğinizden daha fazla yemek üzücü olabilir. Kendinizi bu konuda suçlamak sadece sıkıntılarınızı arttırır. Bir tıkınmadan sonra rahatsızlık ve suçluluk hissediyorsanız, lütfen kendinize şefkat gösterin ve daha önce ne yediğinizden bağımsız olarak bir sonraki yemeği yiyin. Başa çıkmak için şu anda normalden daha fazla yiyeceğe dönüyorsanız sorun değil. Kilo alırsanız sorun değil. Hala değerlisiniz.

Aşırı yedikten sonra suçluluk duygusuna meydan okumayı deneyin. Kendinize iyi davranın. Sizi rahatlatan yakın bir arkadaşınız veya küçük bir çocukla konuştuğunuz gibi kendinizle konuşun.

Telafi Etme Dürtüsüne Direnin

Yemeğinizin etkisini azaltmaya çalışmak için telafi etme (fazladan egzersiz ya da öğün atlamak gibi) ihtiyacı hissedebilirsiniz. Yapmayın! Bu davranışlar yalnızca düzensiz veya aşırı yeme döngüsünü devam ettirir.

Artık daha hareketsiz olmayı telafi etmek için yaptığınız egzersiz miktarını artırmanıza da gerek yok. Etrafınızdakiler diyetlerinden bahsediyor veya egzersizlerini artırıyor olsa bile, buna gerek yok. Vücudunuzun kendini düzenlemesine izin verin.

Fırsat Olarak Görün

Şu an, her zamankinden daha fazla zihinsel sağlığınızı korumaya çalışmanın zamanı. Yavaşlamak ve dinlenmek için bu zamanı kullanın. Kendinizi sağlıklı beslenmeye, yeterince uyumaya ve kendinize karşı nazik olmaya yönlendirin.

Son Söz

Bu zamanları tek başına atlatmak zorunda değilsiniz. Yalnız yaşıyor ya da sınırlı imkanlara sahip olsanız bile, faydalanabileceğiniz kaynaklar ve destek verenler var. Birçok terapist ve diyetisyen artık online görüşme yapıyor. 

Psikademi üzerinden online psikoterapi randevusu almak için tıklayın.

Tüm Kategoriler
Psikoeğitim
Psikoeğitim
Ücretsiz
Sezgisel Yeme'nin büyülü ve özgür dünyasına adım atmaya hazır mısınız? Tüm diyet klişelerini bir kenara bırakıp, bedeninizin size verdiği mesajlara...
Başlangıç
46 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Programın Amacı: Bu psikoeğitim programı, stresin nedenlerini ve etkilerini anlamanızı, stresle başa çıkmak için etkili yöntemler geliştirmenizi ve...
Başlangıç
46 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Panik Ataklarınızı Kontrol Altına Alın Panik bozukluk, beklenmedik panik ataklarla karakterize, hayat kalitesini önemli ölçüde düşürebilen bir duru...
Başlangıç
49 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Psikademi Kaygı programı, kaygıyla başa çıkmak için bilimsel ve etkili yöntemler sunar. Kaygınızı anlayın, yönetin ve daha sağlıklı bir yaşam sürün...
Başlangıç
68 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Psikademi Depresyon: Depresyonla Başa Çıkmanın En Yenilikçi Yolu
Başlangıç
105 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Sınav Kaygısına Son, öğrencilere sınav kaygısını etkin bir şekilde yönetmeleri için bilişsel-davranışçı terapi (BDT) temelli stratejiler sunar. Dah...
Başlangıç
63 Ders
Psikoeğitim
Ücretsiz
Sınavlar hem öğrenciler hem de aileleri için büyük bir stres kaynağı olabilir. Kaygı ve gerginlik öğrenci için bunaltıcı olabilir ve aileler de str...
Başlangıç
22 Ders