EMDR yani Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, üzücü veya travmatik anılarla çalışmak için tasarlanmış bir psikoterapi yaklaşımıdır. EMDR’nin arkasındaki teori, birçok psikolojik zorluğun, bellekte düzgün bir şekilde saklanmamış veya işlenmemiş üzücü yaşam deneyimlerinden kaynaklandığını söylemektedir.
EMDR, bu travmatik anıların ortaya çıkardığı duygusal yükün hafifletilmesi ve anıların yeniden işlenmesinin bir yoludur.
Normal anılar beynin hipokampus adı verilen bir kısmı tarafından saklanır. Hipokampüsü, anıları kataloglayan ve doğru yerde saklayan bir tür kütüphaneci olarak düşünebilirsiniz. Bununla birlikte, trafik kazası, tecavüz, dayak veya deprem gibi bazı travmatik olaylar o kadar zorlayıcıdır ki, hipokampüsün işini düzgün yapmasına engel olur. Bu olduğunda, anılar ham ve işlenmemiş bir şekilde saklanır. Bu şekilde saklanan travma anıları ise herhangi bir hatırlatıcı ile kolayca tetiklenir ve tekrar tekrar insanın zihninde canlanarak ciddi bir sıkıntıya neden olurlar.
EMDR’de olumsuz anıları düşünürken gözlerinizle bir uçtan diğer uca bakmanız istenir.
Bunu yapabilmeniz için genellikle terapistiniz parmaklarını gözlerinizle takip etmenizi ister. Ancak benzer bir etki sağ ve sol elinize sırayla dokunarak ya da kulaklıkla sağdan ve soldan duyabileceğiniz seslerle de oluşturulabilir. Bu yan yana harekete iki yönlü uyarım denir. İki yönlü uyarım ile beynin her iki lobu da aktif hale getirilerek hafızadaki anıları yeniden işlenebilir hale getirilir.
EMDR’nin travma sonrası stres bozukluğu için etkili bir tedavi olduğuna dair çok iyi ve güvenilir bilimsel kanıtlar bulunmaktadır.
Diğer psikolojik rahatsızlıklar için ise pek güçlü kanıtlar bulunmamaktadır. Bu sebepten ötürü EMDR’yi sadece travma ile ilişkili problemlerde kullanmayı tercih ederiz.
Bu konuda benden destek almak isterseniz, buraya tıklayarak yüz yüze ya da online psikoterapi alabilirsiniz.